Yazar: Soner Canko

Dijital Üye İşyeri Edinimi uygulamasının başlaması avantajların yanında bazı riskleri de getirecek. Şirketlerin güvenlik konusuna özel bir önem vermesi gerekecek. Bu da portföylerinde binlerce şirket bulunduran banka ve FinTek’lerin operasyonel yüklerini artıracak. Hem güvenliği maksimum ölçüde sağlamak hem de işgücünü ve zamanı verimli kullanmak adına, bu süreci dışarıdan güvenlik şirketlerinin yardımıyla yapmak, önümüzdeki dönemde tüm bankaların tercih edeceği yol gibi gözüküyor.

1 Mayıs 2021’de yürürlüğe giren “Bankalarca Kullanılacak Uzaktan Kimlik Tespiti Yöntemlerine ve Elektronik Ortamda Sözleşme İlişkisinin Kurulmasına İlişkin Yönetmelik” ile Türkiye’deki bankalar dijital müşteri edinimine başladı. Görüntülü görüşmeyle kimlik doğrulanmasına ve dijital ortamda sözleşme sağlanmasına izin verilen bu yöntemle hem müşteriler hem de bankalar tarafında önemli kolaylıklar sağlandı.

Dijital müşteri edinim uygulamasının getirdiği pozitif sonuçlarla gözler artık “Dijital Üye İşyeri Edinimi”ne çevrildi. Finansal kurumların önemli bir başvuru kanalı olan Üye İşyeri Edinimi, başarılı sonuçlanabilmesi açısından hız ve teknolojiye oldukça bağımlı. Banka ve Fintech şirketlerinin üye işyerlerini güvenli ve hızlı bir şekilde bünyelerine katabilmesi için bu süreçleri çağa uygun ve dijital hale getirmesi hayati önem taşıyor.

Verisk Financial’a göre, geleneksel edinim süreci şirketlere 35 ile 100 dolar arasında bir fiyata mal oluyor ve 6 güne kadar uzayabiliyor. Dijital işyeri edinimiyle maliyeti yüzde 90’a kadar düşürmek ve süreyi 5 dakikaya kadar indirmek mümkün.

İşyerlerinin güvenlik takibi periyodik olarak yapılmalı

Güvenlik ve objektif karar alma avantajları da göz önüne alındığında, edinim sürecini dijital dünyaya taşımak şirketler açısından verilecek en mantıklı karar gibi gözüküyor.

Peki kurumlar bir üye işyerini portföylerine kabul ettikten sonra onları neler bekliyor? Edinim aşamasında gerekli regülasyonel kontroller ve güvenlik kontrolleri yapılmış olsa dahi, işyerlerinin aldığı aksiyonlar neticesinde güvenlik duruşlarının değişmesi oldukça muhtemel. Bu noktada işyerlerinin değişen güvenlik duruşu sebebiyle tarafların zarar görmemesi adına periyodik olarak kontrollerin gerçekleştirilmesi ve işyerlerinin güvenlik takibinin yapılması son derece önemli.

Yüzlerce, hatta binlerce işyerini portföyünde bulunduran bankalar ve FinTech kuruluşları için işyerlerini periyodik olarak kontrol etmek önemli ölçüde bir operasyonel yük anlamına geliyor. Hem güvenliği maksimum ölçüde sağlamak hem de işgücünü ve zamanı verimli kullanmak adına, bu süreci dışarıdan güvenlik şirketlerinin yardımıyla yapmak, önümüzdeki dönemde tüm bankaların tercih edeceği yol gibi gözüküyor.

Artırılmış güvenlik daha çok müşteri anlamına geliyor

Açık bankacılık konseptinin hem Türkiye’de hem dünyada yaygınlaşması da göz önünde bulundurulduğunda, bu iş birliğinin bankacılık, FinTech ve e-ticaret ekosistemi için getireceği olumlu sonuçları hep birlikte izliyor olacağız gibi duruyor.

Daha güvenli e-ticaret siteleri, ekosistemdeki tüm tarafların daha az risk taşıyacağı anlamına geliyor. Siber güvenlik önlemlerinin artırılmasıyla veri sızıntısı riskinin azaltılması ve sonucunda daha güvenli bir e-ticaret ekosisteminin kurulması, müşterilerin de e-ticaret ortamında daha rahat alışveriş yapabilmesine işaret ediyor. Hem müşteri hem banka hem de üye işyerinin gelişmesinin yolu öncelikle edinim sürecinde, sonrasında da periyodik olarak siber güvenlik kontrollerinin doğru bir şekilde yapılmasından geçiyor.